21 Şubat 2012 Salı

Neden Koza ?

      Koza , gizli bir mabed gibi gelir bana . Kimsenin seni rahatsız etmeyeceği , '' ayy canım ya , ne şeker şeysin sen öyle '' ya da '' noluyor bu aralar neşenden geçilmiyor ( ya da tam tersi ,  ' neyin var durgun görünüyorsun bu aralar ' ) demeyeceği gizli bir sığınak gibi . Koza , benim bir anlamda ruhumu şarj etme yerim kısacası . Benden başka hiç kimse şarj edemez çünkü beni , beyhude gayretler , nafile ilgilerle ne kırılmış kalbim düzelebilir ne de enerjim eski haline gelebilir. En iyisi mi girersin kozacığına , kısa ya da uzun kendinizce gerekli zamanı doldurunca çıkarsın en kelebek halinle ... Iki sakıncası var kozaya girmenin , bilnmesi gerekir . Çok kalmayacaksın mesela . Tamiratı en hızlı yapıp çıkacaksın ki işe yarasın , yoksa meraklılar anlarlar bulurlarsa kozanı , ipek derdine düşer haşlayıverirler seni . Kendi kozanda ölür gidersin de ruhları duymaz . Ya gümüş hançer , ya ipek urgan misali , eğer bir fayda sağlamayacaksa , bu hançer bari senin kendi hançerin olsun değil mi ama , elin ipek urganına ne gerek var .? Ikincisi , sen oraya enerji toplamaya girdin , yok öyle çok kalmak orada ! Çıkacak ve uçacaksın . Uçmak şart ...!
      Bu yüzden gizlikoza burası . Bildiklerimi öğreteceğim , bilemediklerimi soracağım bir sığınak işte . Hani uçmak dedim ya , uçan biri ancak uçurabilir etrafındakileri . Göçmen kuşların öyküsünü bilirsiniz ... Topluca uçarlar sıcak ülkelere . Başa en güçlü kuş geçer tek başına , ardından diğerleri binlerce ... Baştaki kuş kanat çırptıkça oluşan hava akımı diğerlerine kolaylık sağlar , daha az yorulur , ve bu yorulan kuşun dinlenmek için en arkaya geçmesiyle sürer gider . İşin mantık ve fizik kuralı budur . Ha , bu arada içlerinden bir kuş yaralandığında ya da hastalandığında gruptan iki kuş onunla beraber ayrılır kafileden . O kuş iyileşene kadar bırakmazlar onu , ta ki düzelene ve başka bir kafile gelene kadar beklerler ve yola yine koca bir grupla devam ederler . Biz gibi ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder