6 Eylül 2012 Perşembe

Hayatımın Çetin Adamı

Sensin.
Sendin O.
Ve hep SEN kalacaksın.
Seni kaybettiğimin tek avuntusu beni bırakıp gittiğin yerde babamla buluşacak olman, sahi buluşacak mısınız Çetin Amca?
Hiç tanımadığın insanlara anlatacağım seni şimdi ben, sen de oku.
     Zeytin, ömrüm boyunca onun evinde yediklerim kadar lezzetli olamadı hiç. Beni büyüttü diyemem ama ruhumu büyüten olduğu kesin. Dilsiz dillerin anlaşabildiğini gösterdi bana, sevginin dili olmadığını da. Ne ben onu anlayabiliyor ne de o benim kelimelerimi anlamlandırabiliyorken tanıştım onunla. Ben Türkçe bilmez o İngilizce anlamazken. Babamın elinden tutup Türkiye'ye geldiğim o ilk altı ay, neredeyse babamdan başka kimseciklere konuşmazken konuştuğum TEK ADAM.
    Bahçe içinde bahçe bana. Ben ona neler anlatıyordum bilmiyorum ama o hep gülümseyerek dinler ve sıcacık kara gözleriyle bana bakarak ve boy hizama eğilerek bir sürü şey söylerdi. Sanırdım ki sorduklarıma cevap veriyor, mutlu olurdum. Aylar sonra konuşmaya başladıkça ben, ve de anlamaya dilini , kimse deymedi keyfimize. Kızı oğlu vardı yaşları bana yakın, beni de kızları yaptılar. Tok olduğumda bile yemek isterdim onların sofralarında. Ruhumun açlığı tek onların yuvalarında doyardı belki de.
    Yıllar sonra bir film izledim yıllar sonra. Oydu işte tıpkı o adamdı Çetin amcam. Dersu Uzala....
Yaşını soranlara,
 ''Napıcaksın yaşımı evlat, çok yaz çok kış yaşadık biz, çok bahar çok sonbahar gördük, yaş nedir ki? '' derdi. Tıpkı o filmdeki Dersu Uzala'nın aynı soruya '' Çok yaprak dökülmesi gördüm'' diye cevap vermesi gibi.
    Annemi bile yıpratmayan babamın ölüm kaybı, en çok onu derinden etkilemişti ben gibi, hatta ben kadar.  '' Sen de artık bizim kızımız sayılırsın, üzülme bu kadar'' diye avutmaya çalışanlar hiç samimi gelmedilerdi bana. O cümleyi söylemeyen tek kişi oydu,  çünkü ben zaten onun kızıydım.
     Seni hep efkarlı akşamlarında sazını çalarken hatırlayacağım Çetin Amca. Elinde sazın, yanında rakın...
Kırmızı güüüüül demet deeemettt,
Sevda değilllll bir alaaamettt... türküsünü hep senin için dinleyeceğim.

 Belki rakı da içerim senin için. Ağlarsam kızar gibi bakma bana ha, ağlarsam ağlarım.