29 Eylül 2014 Pazartesi

Bir Turna Olsan?

Nereye uçarsın hı?
Nereye konarsın?
''Değer be, uçup gideyim kanatlarımı çırpıp, bitap düşene kadar oraya.'' dediğin bir ora- var mı düşünsene...
Hayır hayır, o hep söylenen 'kalabalık içindeki yalnızlık' gibi klasik bi söyleme çekmeyeceğim seni söz. Önemli olan, yalnızlık içinde kalabalık yaşamayı başarabiliyor musun, sen ondan söz et bana.Yanımda yoklar ama hep aklımda diyebileceğin, aklına geldiğinde gülümsediğin insanlardan söz ediyorum evet. İçindeki masalda rol verdiğin kişiler işte anlasana.
Eğer, doğduğun eve sık gidemiyorsan, doğduğun evde yaşadığın her şeyi, herkesi masalsı bir tatla yanında yaşatırsın.
Eğer çocukluk mahallenin yerinde yeller esiyor, yerini devasa binalara bırakmışsa, tüm tanıdıklarını masal kahramanın yapmışsındır.
Bebeği eskimesin diye hep benim bebeğimle evcilik oynayan kızı hatırlıyorum mesela, Leyla. Bencil miydi neydi bilmiyorum, her oyunda anne o olurdu ve ben çocuğu olmayan komşusu olurdum hep:) Onun da topu vardı çok güzeldi hatırlıyorum neon renklerinde. Bir kaç kişi bir araya gelsek ve havaya atıp isim söylenen bir oyun vardı neydi adı hatırlayamadım şimdi, aa neydi acaba:) Neyse işte, eğer onun canı istemiyorsa oynayamazdık, getirmezdi. Topu olmasından mı ne, bi otoriter, bi bi bi her şeyi bilir havalarda olmasından mı ne, biraz da yaşının büyük olmasındandı galiba, bir üstün yanı var gibi gelirdi bana hep, getir dediği şeyi getirirdim evden alıp mesela hatırlıyorum:) Kilim derdi hop kilim isterdim babaannemden, fincan derdi fincan alır getirirdim bahçeye. Hüp hüp içerdik numaradan:)) Akşam dağılırken canım çıkardı onları toplamaya:)
Bu yaz çok evcilik oynadım ben çocuklarla. 4, 5, 8 yaşlarında üç kız:) Hep onlar anne olmak istedi, hayret:) Bana da kızları olmak düşüyordu tabii! Mamma, mamma diyordum acıkınca, ıyyy o plastik biberonlerı nasıl gerçek bi süt varmış gibi rol yaptığımı anlatamam. E böyle böyle hep evcilik oynayınca onlarla, mantıken kabul mü ettiler ne, bir gün Nesli sordu, sen büyüyünce evlenecek misin diye:)) Hem de bir sürü insanın içinde!
- E ama ben eviliyim ki:)
- Ama karnın şiş değil senin, bebeğin  de yok!
Eeee olacağı buydu , bulaşık deterjanıyla köpük balonlar yaparsan çocuklarla!
:)
Oyun işte ismi, kurmaca kısaca.
Hayatını kurgulayamıyorsan, bazen fire veriyorsa hayat, eski kahramanlarını hatırlarsın böyle.
Kolay ki...

T.

21 Eylül 2014 Pazar

Yapmadık da Ne Oldu?

İnsan hasta olmazmış, hastalığı kendisi çağırmazsa.
Ateş seni yakmazmış, sen ateşten korkmazsan.
Korku seni teslim almazmış, korkuyu kalbinden söküp atmazsan.
İstediğin her şeyi yapabilirmişsin aslında, yapmak istediğini tüm dünyaya büyük harflerle yazıp ilan edebilirsen.
Ağaç, sana coşkuyla sunarmış meyvelerini, ilk meyvesini izin isteyip de alırsan.
Ve orman,
Orman seni güneşin bütün haşmetinden, kavuruculuğundan koruyacak tek kaleymiş,
Ağaçlarının yanından geçerken göz ucuyla selamlarsan.
Sevgi şifa, şifa da sevgiymiş aynı zamanda. Sen sevgiyi endişeyle harmanlamazsan.
Bunları bilemezsen,
Öfkeyle istek, endişeyle heyecan ve nihayet umutla mutluluk birbirini yer bitirirmiş.
Ve sen hiç anlayamazmışsın; sebep aslında hep sensen
Bakama ama gör, dokunama  ama hisset, konuşama ama duy, gideme ama orda ol, söyleme ama anlat varmış hayatta.
Ölüm bile bir varmış bir yokmuş; onu bir veda, bir yok oluş  görmezsen …
Sen peki?
 Bakmadın, dokunmadın, konuşmadın, gitmedin ve hatta söylemedin ne oldu?
Yapmadın da ne oldu?

Ya da daha güzeli, yapmadık da ne oldu? 
AtayaG.

20 Eylül 2014 Cumartesi

Kıtt a durr!

Off bu sesi liseden hatırlıyorum, asker olacakmış da olamamış bir Beden Eğitimi hocamız vardı, ne severdi bu komutla bizi zırp pırt durdurmayı ne ne ne:) Sola dön, sağa dön demekle ne yapmaya çalıştığını aklim almazdı bir türlü! Sanki sağımızı solumuzu bilmiyorduk! Mantıksızlık.

Aynı duyguyu yaşadım ben bu yaz, ailenin yeğen tayfasından askere uğurladığımız Musti için gittiğimiz Isparta'da. Yemin törenine bir gidişimiz var, sanırsınız ki sülalece yemin edicez, valla dicez komutana, valla billa dicez bu çocuk yeminle size iyi asker olacak!

Hoş olsa neee olmasa ne, bizim oğlanı komutan sevmiş çok, dediğine göre çayını bile ondan istiyormuş:)) Bak sen sevinerek anlattığı şeye:)))) Yahu annen seni komutana çay götür diye mi büyüttü, sen Teknik Üniversiteyi askeri çaycı ol, hatta oldum diye sevin diye mi okuttular hı?:)

Biz üç araba gidiyoruz Isparta'ya, bizde keyifler iyi tabii, seyahat muamelesi yapıyoruz bu işe ama anne biraz tedirgin, kurada iyi bir yer çekse diye dualar ediyor. Molalarda 12 kişiyiz ve ailedeki askerlik yapmış tüm erkekler, iyi yer yoktur iyi komutan vardır şeklinde yorumlar yapıyorlar. Ne komutanmış arkadaş, askere askerliği dar edenler onlarmış meğer! Siparişlerini almış babası oğlanın, kahve götürüyoruz bir de termos mug, birer adet de komutanına tabii:) Mmmm bu komutanlık iyi iş galiba, memleketin her yerinden böyle şeyler gidiyorsa:))

Uuuu bizimkiler başladı anlatmaya, yok ben piyadeydim, yok ben jandarmaydım der öbürü, yok kısa dönemi, uzunu filan filan. En mıy mıy, ne zaman görsem uyuklayan Ender amca bile bi heyecanlı, bi enerjik anlatıyor ki her detayı, anladım ki erkeklerin yüzden doksanının en çarpıcı anıları askerlik anıları. Kalan yüzde onluk dilimde de genç erkekler ve yaşlı olanlar olarak ikiye ayırırsam, sonuç ne olacak tahmin etmeye bile gerek yok;
- Ne kızdı abi yaaa şöyle şöyleydi şusu, böyle böyleydi busu. Su gibiydi bakmaya kıyamazsın.
( bu genç kanat)
- Bol su da içtiğim yok ama sık sık gidiyorum, yine de bi damla!
( bu da yaşlı kanat)

Biz peki, uuuu bize konu mu yok, yemek yeriz anında nasıl yaptığımızı konuşuruz, güneşte yanarız, izsiz nasıl yandığımızı anlatırız, yok saçtı, yok manikürdü nerede kim iyi konuşuruz, anlatmıcam şimdi ama erkekleri konuşuruz:) Bize konu gani gani:)

Fazzo anne sordu bana, üstümü değiştirecek miymişim otele varınca. Kibar kadın, diyemiyor tabii şortla gitmesen diye:) Gider miyim!!??:) Onca askerin içine:) Neydi ne Allah muhafaza:)

Hepimiz alelacele bi duş alıp giyindik yarım saat içinde gittik Alay'a. Hiiii, bunların alayı birbirinin aynı, herkes boynuyu uzatıp inceliyor kendi askerleri kim hangisi diye:) Mümkün değil bulmak. Kulakları bile yanmış yazıkk ya:)) Bizimki şurda diye bağırdı babası 'kara göründüüüüüü'' nidası gibiydi aynen. Baktık hepimiz sağ tarafa, boyu uzun olmasa var ya asla bulamazdık aslaa:) Mustiiii heey diye cıyavladım ben tabii de sonra utandım biraz, ciddiyetsiz mi kaldım ne:))

Ayyy yaa, nasıl zayıflamış. Bu sıcaklarda zayıflamaz mı insan. Boşuna gülden yağ çıkarmıyor bu Ispartalılar. Her şeyin yağı çıkar burda herrr şeyin!:)

Pattada puttada sert adımlarla geldiler önümüze. Komutan bağırdı;
Kıttt A durrr!.
Raaat!
Sonunda bıraktılar da kavuştu askerler ailelerine, ayy annesi ayy, nasıl ağladı inanamıyorum. Ben çok etkilendim. De ağlamadım hemen de eşlik etmek tetiklemek gibi olmasın diye. Havayı dağıtmak için sadece, 'Mustiiii askerlik bitince de bize çay yapacaksın ha' dedim:)))

15 Eylül 2014 Pazartesi

BAŞLIKSIZıntısı

Aylar sonra merhaba Gizlikoza'ya,
Ne bu suratın, yere düşen bin parça? Yazmadım diyeyse, mazeretlerim vardı.
Eveeet, biliyorum mazaret sunmayı tabii ki. Öğrencilerimden biliyorum, toplantılara geç gelenlerin daha kapıda söylediklerinden biliyorum. Biliyorum da biliyorum işte!
- Alarma güvendim...
- Büyükdere kavşağında kaza vardı, trafik kilitlendi...
- Muhasebeye uğradım, özür.
- Afedersiniz geciktim. ( En akıllı olan bu. En azından mazeret yok)
Eee, şimdi sana ne dememi bekliyorsun? Akıllıca davranıp senden özür dilesem yetmez mi, yazamadım sana işte.
Bi dolu vedalar yaptım bu arada ben, sevdiğim yerlere üstelik ve sevdiğim kişilere...
Yok yok, anlatmıcam sana bunları, gerek yok. Geçti hem:)
Sana döndüm işte anlasana, asma artık yüzünü:) Hadiiiii gülümse bi,
Heh tamam:))
İnsan var ya, anlıyor biliyor musun büyüdükçe diğer insanların hallerini. De garipsemiyor eskisi gibi:)
Hani hep şaşırırdım ya, kızınca öfkelenen, etrafa bağırıp çağıran ve hatta duvara bile olsa yumruk atan insanları görünce, nasıl derdim, nasıl yapabilir bunu, şaşardım. Duvar sonuçta vurduğu ve canı acıyan da kendisiyken hatta:) Şaşırmıyorum artık. Anlıyorum ki bu da bir rahatlama yöntemiymiş.
Ben de buldum tuhaf bir yöntem:) Söylemicem:)
Görüşmek üzere...
Bu yazı sana yazıldı,
 TırTılllll, sana diyorum sana:)