26 Kasım 2012 Pazartesi

AĞLA BENİ


    Sigarasını mı yaşadıklarını mı içiyordu adam belli değil. Bir ileri bir geri voltalar attığı salondan dar bir koridormuşçasına geçtiği, evin, aslında hayatının koridorlarını geçti. Kapısı aralık odanın başında durdu. Söyleyeceği sözleri toparladı, yutkundu ve içeri girdi.
 Kadın boşluktaki gözlerini yine boşluğa bakar gibi ama aslında adamın içini deler gibi baktı. Bacaklarını yukarı çekmiş, tutunamadığı her halinden belli hayata anne karnı huzuruyla yapışmaya çalışıyordu…
    Hazırladığı hiç bir cümlenin yetemeyeceğini hissetti adam. Yutkundu yine. Sözler bu işi çözemeyecekti, belliydi. Tenis oynadıkları günler de öyleydi. Sessiz, sözsüz ama  neşeli günler. Hamlelerini her zaman karşılamıştı kadın. Her türlü ters köşede canını dişine takıp savuşturduğu hamlelerini anımsadı birden, kahkahalar atarak hem de… Güzel kadın güzel oynuyordu. Yenildiğinde sorduğu soruyu hatırladı;
‘Yeniden oynayalım mı ?’
 Bak bu kez aynı hataları yapmayacağımı göreceksin, derdi. Kabul ederdi kadın… Hep kabul ederdi…
   Biraz yaklaştı. Dayanamazdı kokusuna biliyordu. Eğildi önünde. Saçlarına dokundu, gülümseyerek,  gerçekten gülümseyerek fısıldadı.
Yeniden sevebilir misin beni?
   Yeniden oynayalım. Yeniden yapalım.. Yeni bir iş. Yeni bir şehir. Yeni çözümler. Yeniden yeniden yeniden… Daha tuhafları geldi aklına. Eskimiş, yenisini alalım. Atalım, yenisinı bulalım. Evlenelim, yeniden evlenelim. Çocuk yapalım. Olmadı bu, yeniden yapalım. Yeniden mi?
Yeniden sevebilir misin beni  mi:)
Gülümsedi, yüzüne baktı adamın. O zaten seviyordu ki. Sevdiği için istemiyordu zaten, yeniden…
Ağla beni, dedi. Ruhum hala sende, akıt gözyaşlarınla beni dışarı.
    Bedeninin nerede durduğunun hiç önemi yoktu. Esir kalmış ruhunu geri istiyordu kararlılıkla. Ağla beni, dedi  yeniden…
Yeniden sevemem. Ben kendime ağladım, sen de ağla beni.
Kokusu yetmemişti bu kez. Adam ağladı O’nu…

Başlıksız Şiir


Gitmek... Der insan...Nereye?
Kalmak.. Der insan...Nerede?
Ufukta bir gemi görürsün hani…
Beklersin gelecek diye gemiyi,
Alacak seni de hatta , götürecek kendi adana.
Koyamazsın adını,
Ne geminin ne de gideceğin adanın.
Ondan biraz da,olmaması baslıgın..
Yazılan bu siirin..
Onu da sen koy..
Adını sen koy..
-Mış gibi birşey söyle...
De adını sen koy…
TırTıl

25 Kasım 2012 Pazar

SADECE İLHAM

Bu havalara bağlanacak gibi bi bunalım değil, bunalım takılmalarım yoktur, bunalımsam da kendimi bunaltırım ben zaten. El alemle işim olmaz. Herkes kendi bunalımına...

Ama gidesim var demem doğru. İyice bi gidesim var.Manasız kalışıma isyan halim var. Öyle. Ama öyle.

Kalıyorsan adam gibi kalır insan, di mi ama , kadın gibi yani! Ne bu böyle hem buradasın da hem değilmişsin gibi hallenmeler. Kadın dediğin de mert olur değil mi hem? Bende mertlik ne gezer, hem var hem yokum. Hem O' na hem kendime yokum. Yokum diyoroooooommmm.

 Ve işte söyledim açık açık. Bakma önüne, sensiz ölürüm hallerde gibi, bakma öyle, duydun değil mi?
SANA VERECEK HİÇ BİR ŞEYİM YOK BENİM. Sinirliyim evet, olamaz mı, hep böyle kuzu kuzu mu kalayım? Duydun di mi, yok! Yok sana verecek hiç bir şeyim, İLHAMdan başka. Onu da diyen sensin zaten, ben değilim.

Sor kendine hadi sor bi;
Ne zamandan beri, de.
Yorulma, düşünme o kadar, söylüyorum;
Seni o karede gördüğümden beri...
Seni o yalanda gördüğümden beri...
Seni o şişirdiğin pembe balonda gördüğümden beri...
Dışarıdan görünmez sanıp yaptıklarını izlediğimden beri...
O zamandan beri.